Selçuklu hükümdarı Alâeddin
Keykubad adına yazılmıştır. Farsçadır. 20 bin beyitten oluşmaktadır. Ne var ki
bu eser, henüz gün ışığına çıkarılamamıştır.
Çarhnâme - Ahmet Fakih
Eser dünyanın faniliğinden, dünya
zevklerine kapılmamak gerektiğinden, ahiret için hazırlanmak gerektiğinden
bahseder. Aruzun mefa'ilün/mefa'ilün/fe'ulün kalıbıyla yazılmıştır.
Garibnâme - Aşık Paşa
12.000 beyitlik bu mesnevi, on
bölümden oluşmaktadır. Dinî, tasavvufi ve öğretici nitelikler taşıyan eser,
halkı eğitmek maksadıyla Türkçe olarak yazılmıştır. Eser, sade dili sayesinde
asırlar boyunca çok geniş bir okur kitlesine hitap etmiştir.
Mesnevi - Mevlânâ
Mevlânâ'nın adını asırları ve
coğrafyaları 25 bütün dünyaya duyuran eseri, 25.618 beyitten oluşan ciltlik
Mesnevi'dir. Hâtimesini Sultan Veled kaleme almıştır. Eser, mesnevî nazım
şekliyle kaleme alındığından bu ad almışsa da zamanla mesnevî dendiği zaman
Mevlâna'nın bu eseri akla gelir olmuştur. "Mesnevi-i Şerîf ve Mesnevis
Ma'nevi" olarak da bilinen bu Farsça eserde, insanlara ibret ve örnek
oluşturacak alegorik hikâyeler, dualar, nasihatler yer almaktadır.
Fihi Mâ Fih -
Mevlânâ
"Onun içindeki odur” veya “ne
varsa ondadır" anlamına gelir. Mevlânâ'nın sohbetlerinde sorulan sorulara
verdiği cevaplardan oluşan eseridir.
Mecâlis-i Seb'a - Mevlânâ
Mevlânâ'nın yedi vaazının yakın
çevresi tarafından bir araya getirilmesi sonucu ortaya çıkmış bir eserdir. Her
vaazda bir hadis çeşitli örnekler ve hikâyeler ile açıklanmıştır. Kısmen
Farsça, kısmen de Arapçadır.
İbtidânâme - Sultan Veled
Farsça bir mesnevidir. Mevlânâ'nın
hayatı ve fikirleri, kendi hayatı hakkında bilgiler verir. Başlarında mensur
kısımlar bulunan 163 parça manzumedir. Beyit sayısı 10 bin dolayındadır. Eserde
76 Türkçe beyit bulunur.
Mantıku't-Tayr -
Gülşehrî
1317'de yazılmıştır. Sanatçının en
önemli, en tanınmış eseridir. “Kuş Dili” anlamına gelir. Konusunu Feridüddin
Attâr'dan almıştır. Gülşehrî bu eseri hem Attâr'dan tercüme etmiş hem de birçok
ilave yaparak bir defa da Türk diliyle kaleme almıştır.
Yaratılmış
tüm kuşların Hüdhüd adlı ermiş kuşun yol göstermesiyle Anka (Simurg) denilen
efsanevî kuşla temsil edilen Allah'ı arayışları anlatılır. Asırlarca uçan bu
kuşlardan sadece 30 tanesi bu kutlu yolu başarıyla tamamlar. Yolun sonuna gelen
kuşlar, aradıkları Simurg'un yine kendileri olduğunu anlarlar.
İskendernâme - Ahmedî
10 bin beyitlik mesnevidir.
İskender'in hayatı hakkında bilgiler bulunan büyük bir manzum hikâyedir. Eserin
sonuna Osmanlı padişahları ile ilgili bir bölüm eklenmiştir. Günümüze kalan ilk
Osmanlı tarihî belgesidir
Cemşid ü Hurşid - Ahmedî
5 bin beyitlik bir mesnevîdir.
Emir Süleyman'ın isteği üzerine yazılmış bir aşk hikâyesidir. Çin hükümdarının oğlu
Cemşid'in, Rum Kayseri'nin kızı olan Hurşid'e aşkı anlatılır. Cemşid rüyasında
gördüğü Hurşid'i bulmak üzere yola çıkar ve büyük mücadeleler sonucu ona
ulaşır.
Harnâme - Şeyhî
126 beyitlik bir mesnevîdir.
Edebiyatımızdaki ilk fabldır. 29 beyitlik tevhid, na't ve padişahı övgü
kısımlarından sonra asıl konuya geçilir. Eserde boynuz umarken kulaktan da olan
eşek anlatılır. Padişahtan aldığı amanı almaya giderken tımarın eski sahipleri
şairi döver. Şeyhî, padişaha hâlini arz etmek için bu eseri yazar. Padişah
eseri okuyunca bu kişileri cezalandırır ve Şeyhî ye yeni ihsanlarda bulunur.
Şeyhí, bu mesnevide elindekiyle yetinmeyen insanları yermiştir. "Eşek”,
burada sembolik bir karakterdir.
Hüsrev ü Şirîn - Şeyhî
6944 beyitten oluşan bir
mesnevidir. IL Murad zamanında yazılmıştır. Eser, Türkçedeki Hüsrev ü Şirin
mesnevîlerinin en güzelidir. “Mefâ llun mefâ llün fe'ûlün" vezniyle
yazılmıştır.
Vesîlet'ün Necât - Süleyman Çelebi
“Kurtuluş Yolu" anlamına
gelen eser “Mevlid” olarak da bilinir. 800 beyit civarında bir mesnevîdir. 6
bölümden oluşur. Süleyman Çelebi eserini, Bursa'da imamlık yaptığı sırada
İranlı bir vaizin Hz. Muhammed ile diğer peygamberler arasında hiçbir fark
olmadığını söylemesi üzerine kaleme almıştır.
Hayriyye - Nâbî
Oğluna nasihatlerini mesnevî
şeklinde anlatmıştır. Sosyal hiciv alanında değerli bir eserimizdir. Dönemin
tarihî ve sosyal yapısını anlatması bakımından da önemli bir eserdir.
Hayrâbâd - Nâbî
Bir aşk ve macera mesnevîsidir.
Nâbî'nin Halep'te 1705 yılında yazdığı ikinci mesnevîsidir. Âşıkâne konulu
eser, İranlı şair Feridüddin Attâr'ın İlâhînâme'sinden etkilenilerek
yazılmıştır.
Hüsnü Aşk - Şeyh Galip
Şeyh
Gâlib, bu eserini, bir toplantıda Nâbî'nin Hayrâbâd'ından daha iyi bir eser
yazılamayacağının söylenmesi üzerine, bu iddiayı çürütmek için kaleme alır.
Henüz 22 yaşında iken yazdığı bu eser 2101 beyitlik alegorik bir mesnevîdir.
Eserde ilâhî aşka varmanın zorlukları anlaşılır. Eser; kapalı bir söyleyişle,
alegorik bir tarzda, renklere dayanan bir kelime kadrosu kullanılarak ve büyük
bir titizlikle oluşturulmuştur.
Mihnet-Keşân - Keçecizade İzzet
Molla
Keşan'a sürgün edilişini,
yolculuğunu, başından geçenleri nükteli bir şekilde anlattığı önemli bir
mesnevîdir. Eserin adı bazı kaynaklarda "Mihnet-i Keşân" olarak da
geçer. Şair bu eserinde sadece sürgüne gidişini ve bir yıl boyunca çektiklerini
anlatmamış
Şair Evlenmesi - Şinasi (Oyun)
Türk tiyatrosunun basılı ilk metni
olan bir perdelik komedide şair Müştak Bey, sevgilisi Kumru Hanım yerine
onun çirkin ablası ile nikahlanır. Nikahı kıyan imam Ebüllaklaka’ya rüşvet
vererek durum düzeltilir. İmam yaşça büyük olan kızı değil, boyca büyük olan
kızı nikahladığını söyler ve durum düzelir.
İntibah (Son Pişmanlık) - Namık
Kemal (Roman)
Ali Bey’in Mahpeyker
adındaki kötü bir kadınla olan ilişkisini sonlandırmak için annesi eve Dilaşup
adında bir cariye alır. Ali Bey ve Dilaşup'un yakınlaşmasını kıskanan Mahpeyker,
onların ilişkisini bozmak için girişimlerde bulunur ve Ali Bey’i öldürmeyi
planlar. Dilaşup'a iftira atar ve Ali Bey’le aralarını bozmakta kısmen başarılı
olur. Ali Bey’i öldürtme planlarını devreye sokar. Dilaşup, Ali Bey’i ölümden
kurtarır; ama kendisi ölür. Ali Bey de Mahpeyker’i öldürür. Kendisi de hapiste
ölür.
Cezmi - Namık Kemal (Roman)
17.yy.da yaşamış şair ve kahraman
sipahi Cezmi İran'a açılan bir savaşa katılır. Orada Kırım şehzadesi Adil
Giray'la arkadaş olur. Adil Giray bir baskında yakalanır. Şahın karısı Şehriyar,
Adil Giray’a aşık olur. Adil Giray ise şahın kız kardeşi Perihan’a aşık
olmuştur. Şehriyar'ın bir oyunu sonunda Adil Giray ve Perihan ölür, Cezmi ise
yaralanır.
Vatan yahut Silistre - Namık Kemal
(Oyun)
İslam Bey savaş
çıkınca nişanlısı Zekiye ile vedalaşır ve cepheye gider. Zekiye erkek
kılığına girerek Adem adıyla gönüllüler arasına katılır. Silistre kalesi
komutanı Sıtkı Bey, Adem'i çelimsiz bulur ve geri göndermek ister ama
Adem kabul etmez. İslam Bey yaralanır, Abdullah Çavuş ve Adem düşman
cephaneliğini havaya uçurur, kale kurtarılır. Adem'in kimliği ortaya çıkar.
Sıtkı Bey'in daha önce öldüğünü sandığı babası olduğunu öğrenen Zekiye, zafer
sevinci içinde İslam Bey'le evlenir.
Gülnihal - Namık Kemal (Oyun)
Tanzimat’ın
ilk yıllarında Rumeli de sancak beyi olan Kaplan Paşa zalim biridir.
Kardeşlerinin çocukları olan İsmet ile Muhtar birbirlerini sevmektedir.
Kaplan Paşa, Muhtarı halk tarafından çok sevildiği için kıskanır. Muhtarı yok
etmek amacıyla hilelere başlar ve iki gencin arasını açar. Sonunda gerçek
anlaşılır. İki gencin kavuşmasına İsmet'in dadısı Gülnihal yardım etmiştir.
Zavallı Çocuk - Namık Kemal (Oyun)
Şefika,
babası Halil Bey'in öksüz bir akrabası olduğu için yanına aldığı Ata ile
birlikte büyümüştür. Bir süre sonra zengin bir paşa ile evlendirilen Şefika,
gönlü Ata'da olduğu için bu acıya dayanamaz ve hastalanır. Kısa süre içerisinde
verem, Şefika'yı ölümün eşiğine getirir. Okuldan izinli gelen tıbbiye öğrencisi
Ata, Şefika’nın ölmek üzere olduğunu görünce, eczaneden aldığı zehri içer,
ikisi birlikte ölürler.
Celaleddin Harzemşah - Namık Kemal
(Oyun)
Celaleddin Harzemşah’ın Moğollarla
savaşta yenilip Hindistan'a kaçarken esir düşmemek için karısını ve oğlunu Sind
Nehri'ne atar. Daha sonra Hindistan'a gelerek orada bir ordu toplar ve Tebriz'e
kadar gelir. Burada kalenin hükümdarı Mihricihan kendisine âşık olur,
kaleyi de ona devrederek evlenirler. Moğollarla tekrar savaşa girdiklerinde
Celaleddin Harzemşah dağa kaçar ve bir taş üzerinde otururken komutanlardan
biri kendisini öldürür. Kocasının öldüğünü öğrenen Mihricihan da kalbine bir
hançer saplayarak intihar eder.
Akif Bey - Namık Kemal (Oyun)
Bir deniz subayı olan Akif,
Dilruba adında ahlak yönü zayıf bir kadınla evlenir. Dilruba kocasının
Sinop muhaberesinde öldüğünü yalancı tanıklarla kanıtlar ve başka biriyle
evlenir. Durumu öğrenen Akif, kadını hemen boşar. Öç almak amacıyla kadının
evine gider ve Dilruba’nın yeni kocasıyla çatışır. İkisi de ölür. Akif”in
babası da Dilruba'yı öldürür.
Kara Bela - Namık Kemal (Oyun)
Namık Kemal'in Magosa
Kalesi'ndeyken yazdığı beş perdelik trajedidir. Olay, Hindistan'da geçer. Amaç,
saray yaşantısının içyüzünü halkın gözleri önüne sermektir. Behrever ile
Hüsrev Bey'in aşkını anlatır. Saray hizmetindeki bir harem ağasının, bir
şehzadeye âşık hükümdar kızına olan aşkını ve bunların ölümlerine yol açan
faciayı anlatır. Sarayların iç yüzü halkın gözleri önüne serilmek istenmiştir.
Felatun Beyle Rakım Efendi - Ahmet
Mithat Efendi (Roman)
Felatun
Bey kız kardeşi Mihriban gibi nazlı
büyütülmüştür. Görünüşte memurdur; ama günlerini gezip tozmak ve eğlenmekle
geçirmektedir. Babasından kalan mirası yabancı bir aktris uğruna harcayınca
hayatı ve hatasını anlar. Rakım ise Tophane kavaslarından birinin
oğludur. Babasını kaybedince zor şartlar içinde ortaokulu bitirir. Kitap
çevirmeye başlar. Yaşı küçük bir cariye satın alır ve ona okuma yazma öğretir.
Piyano dersleri verir daha sonra da Canan adlı bu kızla evlenir.
Hasan Mellah - Ahmet Mithat Efendi
(Roman)
Kadiks Deniz Okulunu bitiren Hasan
Mellâh, ellerine düştüğü korsanlar tarafından İspanya'da bir şehirde zenginin
evini soymakla görevlendirilir. Tırmanarak girdiği odada uyumakta olan kız,
korsanların soyacakları Alfons'un kızı Cuzella’dır. Uyanan kız, Hasan
Mellah'ın resmini daha önce görmüş, ona âşık olmuştu. Yakalanmaması için,
Hasan’ı odasında saklar. Daha sonra kız kaçırılır, Hasan Mellah bir gemi satın
alıp kızı kaçıranın peşine düşer, türlü serüvenlerden sonra Cuzella’yı kurtarır
ve onunla evlenir.
Hüseyin Fellah - Ahmet Mithat
Efendi (Roman)
İki yeniçerinin İstanbul'da
yaralayıp bıraktıkları Civelek Mustafa’yı yoksul bir ana-kız ölümden
kurtarırlar Şehlevent olan kız, anasına yardım için, kendisinin cariye
gibi satılmasına razı olur ve dilsiz rolünde Cezayir'e kadar gelir. Civelek
Mustafa kendisini yaralayanları temizledikten sonra kaçtığı Cezayir'de
Şehlevent’in cariyelik yaptığı konağa köle olmuştur. Mustafa ve Şehlevent,
orada tanıdıkları yiğit ve kabadayı Hüseyin Fellah'a, efendilerinin reisi
olduğu eşkıya kumpanyasının şerrinden kurtulmasında yardımcı olurlar.
Paris’te Bir Türk - Ahmet Mithat
Efendi (Roman)
Paris'te Bir Türk, Nasuh adında
çok yer gezmiş ve görmüş bir genç Türk'ün, bir gazete adına yaptığı Paris
gezisi sırasında, Paris ahalisinin derinlerine inip olaylara dâhil olması ile
yaşadığı maceraları anlatır.
Araba Sevdası - Recaizade Mahmut
Ekrem (Roman)
Üstünkörü bir eğitim görmüş Bihruz
Bey bir vezir oğludur. Babası ölünce çok büyük bir servete kavuşur. Kendini
eğlenceye kaptıran Bihruz gönlünü Periveş adlı bir kıza kaptırır. Yalancı
ve dalkavuk arkadaşı ona Periveş’in öldüğünü söyler, bu üzüntü içinde Şehzade
başında yürürken Periveş'e çok benzeyen birini görür ve onu Periveş’in ablası
sanır. Bihruz'un ahmaklığını anlayan kadın, Periveş diye aradığı kişinin
kendisi olduğunu söyler. Sonunda Bihruz gözünde çok yücelttiği kadının sokak
yosması olduğunu anlar.
Zemzeme - Recaizade Mahmut Ekrem
(Şiir)
Muallim Naci’nin Demdeme’sine
karşılık yazmıştır. 3 ciltlik şiir kitabıdır. Bunun ön sözünde yazılanlardan
dolayı eski-yeni çatışması daha da artmıştır. Bu ön söz Servetifünun akımının
kuruluşunda etkili olmuştur.
Atala - Recaizade Mahmut Ekrem
(Oyun)
Fransız
yazar Chateaubriand'ın roman türündeki eserini Türkçeye çevirerek oyun hâline
getirmiştir. Kızılderililer arasına düşen iki adamın macerasını anlatır.
Karabibik - Nabizade Nazım (Roman)
Olay Antalya ili Kaş ilçesinin
Beymelik köyünde geçer. Babasından kalan tarlanın dört dönümünü komşusuna
satmış olan Karabibik kalan sekiz dönümlük kısmı Yosturoğlu'na kaptırmamak
için direnmektedir. Komşu Terme köyündeki Rum bakkal Yani'den borç alarak bir
öküz satın alır. Tarlasını sürer. Yosturoğlu da aralarındaki çekişmeyi unutup
Karabibik'in kızı Huri’yi yeğeni Hüseyin'e ister. Karabibik mutludur.
Bir süre sonra hastalanır, ancak kızının mürüvetini gördüğü için huzurludur.
Zehra - Nabizade Nazım (Roman)
Eserde karısının
kıskançlıklarından bunalan, bu yüzden mutluluğu başka kadınlarda arayan bir
koca ele alınır. “Zehra” kıskançlıkları yüzünden kötü olaylara sebep olur.
Zengin bir tüccarın kızı olan Zehra, küçük yaşta annesini kaybedip annesiz
büyüdüğü için; çabuk sinirlenmek, başkalarıyla kolay kolay geçinememek gibi
özellikler edinir. Ayrıca çok kıskanç biridir. Evlenme çağına gelen Zehra’yı
babası yanında çalışan kâtip Suphi ile evlendirir. Suphi’yi herkesten
kıskanan Zehra, kocasının kendisinden soğumasına, yanında çalıştırdığı güzel
cariye Hüsnücemal’e ilgi duymasına sebep olur. Zehra cariyeyi evden
kovar. Suphi aslında karısını sevmektedir, ama karısının çekilmez
davranışlarından dolayı Zehra ile boşanır ve cariye Hüsnücemal ile evlenir.
Sergüzeşt - Samipaşazade Sezai
(Roman)
Esircilerin Kafkasya'dan
getirdikleri Dilber, dokuz yaşında İstanbul'da bir eve 40 liraya
satılır. Evin hanımı ve zenci halayık Taravet çocuğa acımasız davranır.
Evin reisi memuriyet için Anadolu'ya gideceğinden evin fazla eşyalarıyla
birlikte Dilber'i de 65 liraya esirciye satar. İleride fazla para etmesi için
ut çalmayı şarkı söylemeyi de öğrenen Dilber, bir süre sonra 150 liraya Asaf Paşa'nın
konağına satılır. Konağın oğlu Celal, Dilber'e aşık olur. Bunu öğrenen
annesi Dilber'i evden uzaklaştırır. Dilber bu kez Mısır’da zengin bir
Mısırlının cariyesi olmuştur. Kapatıldığı evden kaçmak üzereyken paniğe
kapılır, kendini Nil Nehri'ne atar.
Taaşşuk-ı Talat ve Ftinat -
Şemsettin Sami (Roman)
Annesi tarafından büyütülen Talat,
Fitnat adında bir kıza aşık olur. Kadın giysileri giyerek kızın evine gider
ve onunla konuşur. Üvey babası ise Fitnat'ı zengin biriyle evlendirir.
Evlendiği Ali Bey'in vaktiyle annesini terk eden babası olduğunu
kendisini vurduktan sonra yaralıyken öğrenen Fitnat ölür, onu Talat'ın ölümü
izler. Fitnat’ın öz babası olduğunu öğrenen Ali Bey çıldırır ve ölür.
Aşkı Memnu - Halit Ziya Uşaklıgil
(Roman)
Varlıklı
ve kibar Adnan Bey, genç yaştaki Bihter'le evlenir. Bihter
zamanla kocasının yeğeni Behlül'e aşık olur. Behlül'ün gözü ise Nihal’dedir.
Evlenmek üzerelerken Bihter ve Behlül'ün yasak aşkları ortaya çıkar. Bihter
intihar eder, Behlül kaçar.
Mai ve Siyah - Halit Ziya
Uşaklıgil (Roman)
İstanbul'da orta halli bir ailenin
çocuğu Ahmet Cemil, mülkiyeyi bitireceği sırada babasını kaybeder,
ailesinin geçimini sağlayabilmek için dersler vermeye başlar. Bu arada büyük
ümitler verdiği eserini tamamlamaya çalışmaktadır. Ümitleri bir süre sonra
ümitsizliğe döner. Kız kardeşi İkbal kocasının eziyetleri sonucunda
ölür. Sevdiği kadın Lamia başkasıyla nişanlanır. Eseri beklediği ilgiyi
görmez. Ahmet Cemil kitabını yakar, annesini de alıp bir gemiyle İstanbul'dan
ayrılır. Yemen'de bir ilçe kaymakamlığı görevini kabul eder ve oraya gider.
Kırık Hayatlar - Halit Ziya
Uşaklıgil (Roman)
Ömer Behiç ailesine
bağlı bir doktordur. O dönemin yozlaşmış ailelerinden birinin kızı olan Neyyir
doktoru baştan çıkarır. Ailesiyle gizli ilişkisi arasında bocalayan Ömer
Behiç, küçük kızı Leyla'nın menenjitten ölmesi üzerine bunu ilahi bir uyarı
kabul eder ve ailesine döner.
Șıpşevdi - Hüseyin Rahmi Gürpınar
(Roman)
Meftun kalabalık
bir ailenin oğludur. Parasızlık yüzünden zengin Kasım Efendi'ye damat
olmak ister. Entrikalar sonunda Kasım’ın kızı Edibe’yi alır. Meftun'un
kız kardeşi Lebide ise Kasım Efendi'nin oğlu Mahir ile evlendirilir. Kasım
Efendi'nin servetini ele geçirmek isteyen Meftun, Mahir'i kullanır. İş
öğrenilince Mahir evlatlıktan reddedilir. Meftun Paris'e kaçar, Edibe ise
babası Kasım Efendi'nin yanında kalır. Edibe eve erkek almaya başlayınca Kasım
Efendi felç geçirir. Meftun ise servetin peşinde olduğu için eski karısıyla
yeniden evlenme planları yapmaya başlamıştı
Mürebbiye - Hüseyin Rahmi Gürpınar
(Roman)
Matmazel Angel aşıklarının
biriyle İstanbul'a gelmiş bir Parislidir. İki ay sonra yüzüstü bırakılır.
Fransız bir ailenin yardımıyla Dehri Efendi'nin konağına girer ve onun
çocukları Nezahat ve Nazmiye öğretmenlik yapmaya başlar. Bir süre sonra ailenin
erkeklerini baştan çıkarma planları yapan Angel, aptal torun Sami'den başlayarak
ailenin reisi Dehri Efendi'ye kadar tüm erkekleri baştan çıkarır.
Şık - Hüseyin Rahmi Gürpınar
(Roman)
Satırzade Şöhret Bey alafrangalığa
özenir. Madam Potiş isminde ahlak bakımından düşkün bir kadına rastlar.
Onunla birkaç gün daha yasayabilmek için annesinin küpelerini çalıp satar ve
metresiyle bir lokantada yemek yemeye giderken yanlarına modaya uygun olmak
için bir de köpek alırlar. Köpek, başlarına türlü bela getirir. Sokakta öteki
sokak köpekleri bunlara hücum eder, iki sarhoş Ermeni külhanbeyi kendi
şiveleriyle bunun hakkında iddiaya girişip kavgaya başlarlar.
Kuyruklu Yıldız Altında Bir
İzdivaç -Hüseyin Rahmin Gürpınar (Roman)
Halley
kuyruklu yıldızının dünya yakınından geçeceği günlerin merak ve korkusuyla
alevlenen eser, İrfan Galip'in konferansının yarattığı ilgiyle
kendisinden mektup aldığı bir kadın konusundaki sanı ve umutlarıyla beslenir;
karşılıklı yazışmalar sonunda kuyrukluyıldızın geçtiği gece mutlu ve umutlu bir
evlilik gerçekleşir. Her defasında olduğu gibi burada da yazar, çeşitli kültür
katkılarındaki kişilerin kendilerine özgü niteliklerini, konuşmalarıyla
yansıtarak komik ögenin sürmesini sağlar.
Yaban - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
(Roman)
Birinci Dünya Savaşı'nda bir
kolunu kaybeden Yedek Subay Ahmet Celal işgal altındaki İstanbul'da
yaşayamayacağını anlayınca Emir eri Mehmet Ali'nin çağrısına uyar
Haymana Ovası'nda Porsuk Çayı kenarındaki Mehmet Ali'nin evine gider.
Köylülerle dost olmak istediği zaman köylülerin ona yabancı gözüyle baktığını
anlar. Köylüler ona yaban adını takmışlardır. Mehmet Ali yeniden askere alınır.
Köy Yunan işgaline uğrar, Ahmet Celal köyde geçen günlerini yazdığı defterini
Mehmet Ali'nin yengesi Emine’ye teslim ederek oradan ayrılır. Bu defter
daha sonra kenarları yanmış bir biçimde yıkıntılar arasında bulunur. Defterdeki
yaban romanıdır.
Sodom ve Gomore - Yakup Kadri
Karaosmanoğlu (Roman)
Mütareke dönemindeki İstanbul'da
sosyal yaşam anlatılmıştır. Romanda Sami Bey ve ailesi ile bu aileyle
ilişkili yerli ve yabancı kahramanlar anlatılır. Tek olumlu kahraman Leyla’nın
nişanlısı Necdet'tir.
NOT: Sodom
ve Gomore Ürdün'de günahkarlıkları yüzünden Tanrı’nın gazabına uğrayarak yerle
bir edilmiş iki şehrin adıdır.
Kiralık Konak - Yakup Kadri
Karaosmanoğlu (Roman)
Eski nazırlardan Naim Efendi,
kızı Sekine, damadı Servet, torunları Seniha ve Cemil ile aynı konakta
yaşamaktadır. Damadı lükse düşkün bir adam, Seniha serbest yetişmiş bir kızdır.
Seniha’nın çevresinde Faik ve Hakkı Celis adlı iki genç vardır. Seniha
Faik’ten hamile kalır. Naim Efendi sarsılır. Hakki Celis cepheye gider. Seniha
ise Avrupa'ya gider. Hakkı Celis şehit olur. Bunu öğrenen Naim Efendi hızla
çöken bir dünyada yapayalnız kalır.
Ankara - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
(Roman)
Üç ayrı bölümden oluşan eserin ilk
bölümünde Milli Mücadele yıllarındaki Ankara'yı buluruz. İstanbul'dan gelmiş Selma
Hanım, kocası Nazif Bey'in etkisiyle bir zamanlar yadırgadığı Milli
Mücadeleye inanmaya başlar, ancak bu sefer de kocası Sakarya Muhaberesinden
korkarak kaçmanın yollarını aramaktadır. Selma, Binbaşı Hakkı Bey'le mücadeleye
devam eder ve yaralılara hemşirelik yapar. İkinci bölümde hürriyet yıllarının
Ankara’si anlatılır. Binbaşı Hakkı Bey'le Selma evlenmiştir. Üçüncü bölümde
hürriyet ruhu ile aydın gençler yetişmiştir. Bunlardan biri de Neşet Sabittir.
Selma üçüncü evliliği bu gençle yapar ve mutluluğa kavuşur.
Nur Baba - Yakup Kadri
Karaosmanoğlu (Roman)
Bir
Bektaşi tekkesi şeyhi ile evli bir kadının tutkulu aşkını anlatır. İçki, müzik,
dans ve eğlence ile sabahlara kadar süren ayinler, Bektaşî törenleri ve
gelenekleri, tekke hayatı romanda oldukça geniş bir biçimde verilir. Romanın
kadın kahramanı Nigâr, tensel aşktan mistik aşka geçişi göstermektedir.
Romanın diğer kahramanı Nur Baba, önce ölen şeyhin karısı Celile Bacı ile
evlenerek tekkeye şeyh olur. Sonra Ziba Hanımefendi'nin servetini
tüketir. Daha sonra da Nigar'ı etkisi altına alır. Nigar, Nur Baba için
kocasını, çocuklarını, toplumdaki makamını-mevkiini bırakır ve bütün servetini
tekkeye bırakır. Ancak Nur Baba, huyundan vazgeçmez. Bir zaman sonra Nigar'ı da
bırakır. Sonrasında da Süheyla isminde genç bir bayanla dünya evine girer.
Hüküm Gecesi - Yakup Kadri
Karaosmanoğlu (Roman)
İttihat ve Terakki Fırkasının
egemen olduğu dönemin (II. Meşrutiyet) eleştirisinin muhalif gazeteciler Ahmet
Kerim ve Ahmet Samim gözüyle yapıldığı bir romandır. Bir devrin çözülüşünün,
içerisine sıkıştırılmış aşk hikâyesiyle birlikte ele alındığı duygusal bir
roman. (Ahmet Kerim ve Samiye )
Panorama - Yakup Kadri
Karaosmanoğlu (Roman)
Cumhuriyet'in ilanından 1952'ye
kadar geçen dönemdeki önemli siyasi olayları, Atatürk devrimlerinin tehlikeleri
atlatamadığını, pusuda yatan yobazların varlığını önemle vurgulayan bir
romandır. (Servet Bey, Halil Ramiz, Osman Nuri Bey...)
Bir Sürgün - Yakup Kadri
Karaosmanoğlu (Roman)
Doktor Hikmet, İstanbul'da
yaşayan varlıklı bir ailenin çocuğudur. Babası, Sultan Murat taraftarı olduğu
için yıllardır göz hapsinde tutulur. Kendisi de tip eğitimini tamamladıktan
sonra İzmir'e sürgün edilmiştir. İzmir'de Gureba Hastanesinde görev yapan
Doktor Hikmet, özgür bir yaşam için Paris'e gitmeyi arzular. 1904'te, İzmir’den
kalkan bir vapura ani bir kararla kaçak yolcu olarak binip Paris'e giden Doktor
Hikmet, orada kaldığı yıl, kitaplardan ve dergilerden tanıyıp hayranlık duyduğu
Fransız kültürünü gerçek yüzüyle yaşamaya çalışır; bu arada şehirdeki bazı Jön
Türklerle tanışır.
Hep O Şarkı - Yakup Kadri
Karaosmanoğlu (Roman)
Olaylar Sultan Abdülaziz döneminde
yaşayan bir kadın karakterin (Münire) ağzından aktarılır. Kiralık
Konak'ta görülen konak hayatındaki çözülmenin değişik bir anlatımı gibidir.
Münire ile hayatı boyunca âşık olduğu ve kavuşamadığı Cemil Bey arasındaki
aşkı anlatır.
İstanbul’un İç Yüzü - Refik Halit
Karay (Roman)
Kitap bütün İstanbul’un iç yüzünü
değil, yalnızca İstanbul'da yaşayan bir azınlığın iç yüzünü gözler önüne
seriyor: Savaş zenginleri, karaborsacılar, vurguncular, İttihat ve Terakki'nin
adamları... İstanbul’un "öteki yüzü", yani halk yok romanda.
Çete - Refik Halat Karay (Roman)
İstanbul'da Fransızca öğretmeni
olarak çalışan Nezih Suat'ın Türk topraklarının işgalini hazmedemeyerek
düşmanlara karşı savaşmak için Kıran takma adıyla çete oluşturması ve Anadolu
topraklarının kurtuluşundaki başarıları anlatılmaktadır.
Sinekli Bakkal - Halide Edip
Adıvar (Roman)
II.
Abdülhamit devrinde Aksaray'da Sinekli Bakkal Mahallesinde imamın kızı Emine,
aynı mahalleden orta oyuncu Tevfik ile babasının karşı çıkmasına
rağmen evlenir. Tevfik zenne rolüne çıktığı için Kız Tevfik diye anılmaktadır.
Bir süre sonra bu yüzden ayrılırlar. Ayrıldıktan sonra Rabia isminde bir
çocukları dünyaya gelir. Tevfik ünlü bir sanatçı iken İstanbul'dan sürgüne
gönderilir. Bu sırada Rabia sesi ile herkesi büyülemektedir. Kuran ve
mevlit okumakta üstüne kimse yoktur. Tevfik sürgünden döner, kızını yanına
alır.
Handan - Halide Edip Adıvar (Roman)
Refik Cemal, Neriman'la evlidir.
Handan Neriman'dan üç yaş büyüktür ve kardeş çocuklarıdır. II. Abdülhamit
Dönemi'nde ihtilalci gençlerden olan Nazım, Handan ile evlenmek ister.
Handan kabul etmez. Hüsnü Paşa adlı biriyle evlenir. Bu arada Nazım tutuklanmış,
Handan'a iki mektup bırakarak intihar etmiştir. Handan kocasıyla Londra da
bulunmaktadır. Bu sırada Refik Cemal konsoloslukla Londra'ya gider, orada
Handan ile tanışır ve aşık olur. Handan beyin hummasına tutulur. Refik Cemal
onun başından ayrılmaz, Handan iyileşince Refik Cemal'e sevgisini dışa vurur
fakat çektiği vicdan azabından ölür.
Ateşten Gömlek - Halide Edip
Adıvar (Roman)
Edebiyatımızda Kurtuluş Savaşı
üzerine yazılan romanların ilkidir. İzmir'in işgali sırasında kocası ve çoçuğu
düşman tarafından öldürülen Ayşe, İstanbul'a akrabası Peyami’nin yanına
gelir. İkisinin yanına Binbaşı İhsan da katılır ve Anadolu'ya geçerler,
amaçları Kuvayi Milliye'ye hizmet etmektir. Bu arada hem Peyami hem de Binbaşı
İhsan Ayşe'ye aşık olur. Bu aşk her ikisi için de ateşten bir gömleğe
dönüşür.
Yaprak Dökümü - Reşat Nuri
Güntekin (Roman)
Suriye ve Anadolu'da 25 yıl
çalışan daha sonra işine son verilen memur Ali Rıza Bey, karısı, üç kızı
ve oğluyla, İstanbul'da geçim zorlukları içinde yaşamaktadır. Sırasıyla oğlu
Şevket, kızları Necla ve Leyla yaşadıkları olumsuz olaylar sonucu
aileden koparlar. Leyla’nın iffetsiz bir hayat yaşadığını öğrenen Ali Rıza Bey
felç geçirir. Babasını hastaneden Leyla çıkarır ve yaşadığı eve götürür. Ali
Rıza Bey Leyla’nın yanında için için bir utancı ve kendi kırık hayatını
yaşamaya başlar.
Çalıkuşu - Reşat Nuri Güntekin
(Roman)
Feride, küçük
yaşta anasını babasını kaybeder. Teyzesinin yardımıyla yatılı okula gider. Çok
haşarı olduğu için ona Çalıkuşu adı takılır. Yazları teyzesinin yanına gider.
Zamanla teyzesinin oğlu ile aralarında aşk başlar. Evliliğe kısa bir süre kala Kamuran’ın
başka bir kızla ilişkisi olduğunu öğrenir. Her şeyi bırakır kaçar.
Anadolu'nun değişik yerlerinde öğretmenlik yapmaya başlar. Daha evvel tanıştığı
ihtiyar Doktor Hayrullah Bey'le Kuşadası'nda yine karşılaşırlar.
Aralarındaki dostluk dedikodulara neden olunca formalite bir evlilik yaparlar.
Acımak - Reşat Nuri Güntekin
(Roman)
İlkokul öğretmeni Zehran'ın babası
ölmüştür. Zehra yaşlı adamın bıraktığı anı defterini sabaha kadar okur.
Annesinin olumsuz tavırları yüzünden ailenin dağıldığını, babasının bu yüzden
onu öğretmen okuluna gönderdiğini öğrenir. İç yüzünü bilmeden düşman olduğu
babasının acılarını anlar. Zehra, artık bağışlamayı ve acımayı öğrenmiştir.
Yeşil Gece - Reşat Nuri Güntekin
(Roman)
Toplumsal
yönü ağır basan bu romanda, medresede yetişen ancak sonra öğretmen okulunu
bitirerek Ege Bölgesi'ndeki bir kasabada, gerici ve çıkarcı birtakım güçlerle
savaşan, idealist bir gencin serüveni ele alınıyor. Atatürk Devrimi'nin o
coşkulu havası içinde, çok güçlü sezgi ve gözlemlerle kaleme alınmış bu
kitapta, toplumumuzun o günkü büyük sorunları, yürekli biçimde tartışılıyor.
Romanın en önemli kahramanı Şahin Hoca'nın kişiliğini oluşturan
nitelikler, mücadelesi ve uğradığı yenilgilerin öyküsü sayılabilir.
Huzur - Ahmet Hamdi Tanpınar
(Roman)
Romanın ana karakteri Mümtaz varoluş
sorununa çare arayan bir İstanbulludur. Bir çocuklu dul Nuran, Mümtaz’ı
sever; ancak toplum baskısı yüzünden Mümtaz ile evlenmekten vaz geçer. Suat'ın
intiharı ile var olmaya çalışan; fakat sonunda kaybeden huzursuz bireylerin
romanı olan Huzur son bulur.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü -
Ahmet Hamdi Tanpınar (Roman)
Roman “Büyük Ümitler, Küçük
Hakikatler, Sabaha Doğru ve Her Mevsimin Bir Sonu Vardır” adlı 4 bölümden
oluşur. Romanın kahramanı Hayri İrdal'ın saatlere ve zamana olan ilgisi
çocukluk yıllarında başlamıştır. İçinde bulunduğu toplum, Batılaşmanın sosyal
hayatın tüm noktalara nüfuz ettiği, kavramların ve terimlerin yeniden anlam
bulduğu, toplumsal hafızanın silinip üzerine yeni anlayışların yeni bakış
açılarının yazıldığı bir değişim sürecini yaşamaktadır.
Ayaşlı ve Kiracıları - Memduh
Şevket Esendal (Roman)
Roman Hürriyetin ilk yıllarında
bir köy ağasının oğlu olan İbrahim dokuz odalı bir evi oda oda kiraya
vermektedir. Ayaşlı İbrahim değişik işler yapmış, sonunda bu işte karar
kılmıştır. Romanda ülkemizin değişik katlarından insanların ayrı ayrı
maceraları ve birbirleriyle olan ilişkileri anlatılır.
Teneke - Yaşar Kemal (Roman)
Çukurova’da kaymakamı olmayan ve
çeltik(pirinç) ağalarının etkisinde olan bir kasabaya genç Kaymakam Fikret
Irmaklı atanır. Resul Ağa kaymakamı çok iyi karşılar ve çeltikle
ilgili bir raporu ona imzalatarak köyü boşaltmaya ve çeltik ekmeye başlar.
Kaymakam bu hileyi anlayınca zorla bu işi durdurmaya çalışır. Ancak Ankara'ya
giden çeltik ağaları onun tayinini Kağızman’a çıkartmışlardır. Ve kaymakam
kasabadan giderken önceki kaymakamlarda yaptıkları gibi tenekeleri davul gibi
çalarlar.
İnce Memed - Yaşar Kemal (Roman)
İnce Memed aslında
ağalık sistemine başkaldıran bir eşkıyadır. İnce Memed yoksul yardımcısı
ağalığın zulmün baş gösterdiği yerlerde bir “yeter” çağrısıdır. Halk ince
Memed'i gözünde böyle yaşatmış, kan can vermiş ve içindeki kurdu canlandırma
kapısı olarak görmüş. İçindeki hür kurdu, içindeki güçlü ve kafa tutan kurdu,
içindeki korkusuz kurdu açığa çıkarma kapısı...(Hatçe, Abdi Ağa, Hürü Ana,
Ali Safa Bey)
Hanımın Çiftliği - Orhan Kemal
(Roman)
Adana'da
bir fabrikada işçi olarak çalışan Güllü, sevgilisi Kemal öldürülünce
ailesi tarafından Ramazan'la evlendirilmek üzere Ramazan'ın dayısı Muzaffer
Bey'in çiftliğine gönderilir. Güllü, Ramazan'la evlenmemek için direnir.
Muzaffer Bey ise çapkın bir adamdır. Güllü’yle evlenir. Güllü, Serap Hanım
olur. Muzaffer Bey öldürülünce çiftlik Serap Hanım'a kalır, Hanım'ın
Çiftliği olur.
Gurbet Kuşları - Orhan Kemal
(Roman)
Kuşluk treniyle gelen “Gurbet
Kuşları' 1960'lı yıllarda almaya başladığı göçle birlikte gecekondulaşmanın ilk
filizlerinin atıldığı İstanbul’un, dönemin politik ortamının, bu ortamın
yarattığı toplumsal yapının ve kimliklerinin panoramasını yansıtır. (İflahsızın
Mehmet, Gafur, Divriğili Veli)
Devlet Ana - Kemal Tahir (Roman)
Eser adını roman kahramanı Devlet
Hatun'dan alır. Dört bölüme ayrılmış olan eserde Osmanoğulları’nın ortaya
çıkış yılları, savaşçı dervişler, hilebaz keşişler, Şeyh Edebali, Yunus Emre
gibi kişileriyle maceranın, aşkın, inancın, tarih – masal potasında
eritilmesiyle yazıya dökülmüş biçimidir.
Yorgun Savaşçı - Kemal Tahir
(Roman)
Osmanlı Devleti'nin mütarekeyi
imzalamasından 1920 ortalarında Millî Mücadele’nin güçlendiği döneme kadar
olayları bir Osmanlı yüzbaşısı ve İttihat ve Terakki üyesi olan Yüzbaşı
Cemil'in hikâyesi üzerinden anlatır. İstanbul'a geldiğinden beri, bir türlü
üzerinden atamadığı yorgunluğu sanki dinlendikçe çoğalan Cemil, bir yandan âşık
olup evlendiği teyze kızı Neriman ile her şeyi bırakıp uzakta bir köyde
yaşamayı isteyecek kadar bıkkın, diğer yandan Anadolu'ya geçip Millî
Mücadele’de savaşmayı isteyecek kadar da cesurdur.
Esir Şehrin İnsanları - Kemal
Tahir (Roman)
Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya
Savaşı'ndan yenik çıkmasından sonraki dönemi anlatan bir kitaptır. Kitabın ana
kahramanı Kâmil Bey; yüksek eğitim almış, Avrupa dillerini bilen ve
birçok Avrupa ülkesini görmüş kültürlü bir paşa oğludur. İçine düştüğü ekonomik
sıkıntılar onu öz vatanına, İstanbul'a dönmesini zorunlu kılmıştır.
Tütün Zamanı - Necati Cumalı
(Roman)
Tütün zamanına denk gelen bir aşk
öyküsü çerçevesinde bir Ege köyünün tarıma dayalı yaşamı, gelenek ve
görenekleri, inançları, değerleri gözler önüne serilir, 1950'li yılları konu
alan roman aynı zamanda yazarın çocukluğunun geçtiği yerde geçmesi nedeniyle
otobiyografik özellikler taşır. Romanın bir başka özelliği de henüz
yayınlanmadan filme çekilmiş olmasıdır. (Zeliha, Recep, Rabia, Cemal)
Acı Tütün - Necati Cumalı (Roman)
Çok umutludur Urla’nın tütüncü
halkı. Bu yılki tütün fiyatlarının yüksek olacağına inanırlar. Bizim acemi áşık
Ferit de Binnaz'la evlenmek için gerekli olacak parayı bütün bir
yılını verdiği tütünü satarak kazanacaktır. Eğer tahmin ettiği gibi fiyatlar
yüksek olursa ahım şahım bir düğün yapacaktır ama beklediği gibi olmaz.
Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali
(Roman)
1903
senesi sonbaharında Aydın'ın Nazilli ilçesi Kuyucak köyünde eşkıyalar bir evi
basar ve karı kocayı öldürür. Soruşturmaya gelen kaymakam dokuz yaşındaki Yusuf'u
evlat edinir. Kaymakam, karısı Şahinde’nin yüzünden kendisini içkiye
ve kumara vermiştir. Fabrikatör Hilmi Bey'e üç yüz yirmi altın
borçlanmıştır. Zamanla Yusuf ve kaymakamın kızı Muazzez büyür. Kasaba
kabadayısı Şakir, Muazzezi rahatsız edilince Yusuf tarafından dövülür. Daha
sonra Kaymakam Yusuf ile Muazzez'i evlendirir.
Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin
Ali (Roman)
Romanın baş karakterleri Maria
Puder ve Raif Efendi'dir. Raif Efendi içine kapanık, melankolik ve
dış dünyaya uyum sağlayamamış bir karakterdir. Hayatı boyunca birçok şeye boyun
eğmiş, haksızlığa uğradığında bile buna karşı koyamamıştır. Sevmediği bir
kadınla evlenmiştir, bir ailesi vardır. Kendi hayatına kendi yön verememiş,
başkalarının istediği bir insan olarak hayatını sürdürmüştür. Hayatında
gerçekten yaşadığını hissettiği sadece bir anisi olmuştur ve bunu günlüğüne
aktarmıştır.
Yılanların Öcü - Fakir Baykurt
(Roman)
Yıllar önce bir köyde geçmiş
toprak kavgasını anlatır. Bu köyün yitik kahramanı Bayram ve onun Haceli'ye
karşı haklı mücadelesini anlatır.
Zübük - Aziz Nesin (Roman)
Zübükzade lakaplı
İbrahim Bey tüm köy halkı tarafından sevilmeyen bir karakterdir.
İkiyüzlü, bencil, cimri ve yalancı biri olan Zübükzade, insanları
dolandırmaktadır. Ankara'da milletvekili tanıdığı olduğunu söyleyen ve
böylelikle kendini önemli bir şahsiyetmiş gibi gösteren bu yalancıya, insanlar
ister istemez inanmaktadır. Kendi işlerini yaptırmak için büyük miktarlarda
para ödeyen insanlar, Zübükzade’nin bu parayı yemesiyle ortada kalmaktadır.
Bir Tereddüdün Romanı - Peyami
Safa (Roman)
Mualla okuduğu
bir romanın yazarıyla tanışmak ister ve tanışır. Romancı genç kıza evlenme
teklifinde bulunur, Mualla evet ya da hayır kararı veremez durumdadır. Araya Vildan
adlı başka bir kadın girer, yazar ne Mualla ne Vildan der ve romanı yeni
bir dönemin başlayacağı haberiyle bitirir.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu - Peyami
Safa (Roman)
İstanbul'da küçük bir evde
yaşayan, sekiz yaşından beri bacağındaki kemik hastalığından dolayı hastane
hastane dolaşan genç, Erenköy’de akrabası olan emekli paşanın kızı Nüzhet’i sever.
Nüzhet ise Ragıp adlı bir doktorla evlenecektir. Eserde roman
kahramanının adı hiçbir yerde geçmemektedir. Roman gencin hastaneden
çıkarılmasıyla sona erer.
Fatih-Harbiye - Peyami Safa
(Roman)
Neriman’ın kendi kültürüyle Batı
kültürü arasında kayboluşu ve doğru yolu buluşunu anlatır. Fatih Doğu'yu ve
kendi kültürünü, Harbiye Batı’yı ve yabancı olan kültürü sembolize eder. (Faiz
Bey, Neriman, Şinasi, Macit)
Matmazel Noralya’nın Koltuğu -
Peyami Safa (Roman)
Hemen
hemen bütün romanlarında Doğu-Batı çatışması ekseninde bir temayı ele alan
Safa, bu romanında benzer biçimde, mistisizmle özdeşleştirdiği Doğu'yu,
akılcılıkla özdeşleştirdiği Batı zihniyetiyle bir kıyaslamaya sokmaktadır. Ruh
ve madde ikilemi olarak da niteleyebileceğimiz bir merkezde her iki zihniyet,
başkarakter Ferit aracılığıyla sorgulanmaktadır.
Küçük Ağa - Tarık Buğra (Roman)
17 yaşında İstanbul'da Fatih
Medresesinde olan Mehmet Reşit Efendi, toplumun padişaha daha sıkı
bağlanması için dahiliye Bakanlığınca Akşehir'e gönderilir. Orada İstanbullu
Hoca diye anılır. Halkın padişaha bağlı kalmasını sağlar. Kuvayi Milliye'yi
engellediği için hakkında vur emri çıkar. İstanbullu Hoca, Çakır saraylı
çetesine sığınır. Çerkez Ethem'in ortanca kardeşi Tevfik Beyin bir
müfrezesinin başına geçer. Bu arada Çolak Salih onu vurmak için
görevlendirilir. Ancak İstanbullu Hoca gerçekleri görmeye başlamıştır. Çolak
onu vurmaz, ikisi birden Kuvayi Milliye’yi baltalamaya çalışan gruplara karşı
mücadeleye başlarlar. Böyle bir mücadelede Hoca'nın sağ kolundan vurulmasıyla
roman sona erer.
Parasız Yatılı - Füruzan (Hikâye)
Yazarın ilk kitabı olan Parasız
Yatılı, Türk öykücülüğünün en önemli eserlerindendir. Birbirinden bağımsız
on iki öyküden oluşan kitabın temel teması ana-kız ilişkileridir. Kitaptaki
öykülerin kahramanları zengin akrabaların yanına sığınmış insanlar, fakir
düşmüş asilzadeler, el kapılarından medet uman hizmetçiler, beslemeler,
çocuklarıyla hayatta kalmaya çalışan anneler, büyük şehirde tutunmaya çalışan
insanlar, kimsenin istemediği çocuklardır. Ana kahraman genellikle kadındır.
İlk üç öykü 1967-1968'de yazılmıştır; şiirsel bir tat taşıyan tarzları ile
diğerlerinden ayrılırlar.
Ölmeye Yatmak - Adalet Ağaoğlu
(Roman)
Roman, Profesör Aysel Dereli’nin
“ölmeye yatmak” düşüncesi ile bir otele gitmesiyle başlar. Kendisi gibi bir
profesör olan kocası Ömer’i, bir öğrencisi olan Engin’le aldatan
Aysel, kendini öldürmeye karar vermiştir. Tüm kıyafetlerini çıkarıp yatağa
uzanan Aysel, farklı düşüncelere dalarak ölmeyi bekler. Ancak bir noktada kusar
ve kustuktan sonra intihar girişiminin başarısız olacağı anlaşılır.
Tutunamayanlar - Oğuz Atay (Roman)
Selim Işık’ın intihar
ettiğini öğrenen Turgut Özben, ihmal ettiğini düşündüğü arkadaşının
geçmişinin izini sürmeye ve Selim'in tanıdığı insanlar aracılığıyla onu
tanımaya çalışır. Her insana farklı bir yönünü gösteren Selim'in görüntüsü,
Turgut'un bu insanlarla konuşması sonucu okuyucunun ve Turgut'un gözünde netlik
kazanacaktır. Romanda birçok kişi vardır ama her biri aslında Selim'in
hayatındaki kişilerdir ve tüm anlatılanlar Selim Işık'ı aydınlatır. Selim Işık
düşünen ve sorgulayan insan”ın simgesidir ve bu yüzden “tutunamamıştır.
Bir Bilim Adamının Romanı - Oğuz
Atay (Roman)
Yazar, bu romanda hocası Mustafa
İnan'ın hayatını kaleme almıştır. Bu yüzden biyografik bir eserdir.
Romanda fakir bir halk insanı olan Mustafa İnan'ın dünyaca tanınan bir
(araştırmacı) bilim adamı olma sürecinde yaşadığı güçlükler ve bu güçlüklere
rağmen ahlak ve kişiliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olması ele alınmaktadır.
Aylak Adam - Yusuf Atılgan (Roman)
Bir
ismin bile çok görüldüğü C.'nin bir yıl boyunca başından geçen olayları
anlatan kitap, dörde ayrılmış olup her bölümde farklı mevsimlerde C.nin
yaşantısını ele almıştır. Babasından kalan emlaklardan aldığı kiralarla
çalışmadan geçinebilen C., gününü kitap okuyarak, kahvehanelere, restoranlara,
barlara giderek, film izleyerek, bol bol yürüyerek, sanat çevresinden
arkadaşlarıyla sohbet ederek ve durmadan düşünerek geçirir.
Anayurt Oteli - Yusuf Atılgan
(Roman)
Aylak Adam romanında olduğu gibi
bu roman da tek karakter üzerine kurulmuştur. Aylak Adam’daki C'nin yerini
burada otelin kâtibi olan Zebercet almıştır. Kendisini otelle sınırlayan
Zebercet’in dış dünya ve insanlarla ilişkisi asgaridir. Otelde Zebercet ve
ortalık hizmetlerini görmesi için alınan ortalıkçı kadından başkası yoktur.
Roman, perşembe gecesi gecikmeli Ankara treniyle gelen bir kadının otelde bir
gece kalıp ertesi gün gene geleceğini söyleyip gitmesiyle başlar.
Cevdet Bey ve Oğulları - Orhan
Pamuk (Roman)
Nişantaşılı bir ailenin üç kuşak
hikâyesini anlatır. Aynı zamanda ev içlerinin renklerini, zamanın akışını,
günlük sıradan konuşmaları, akılda kalan kahramanlar aracılığıyla saptarken,
okura geleneksel romandan alınacak hazların dikkat ve sevgiyle anlatıldığı bir
romandır. İkinci kısım, 30 yıl sonrayı gösterir. Artık Abdülhamit ve meşrutiyet
kavgası geride kalmış ve Cumhuriyet ilan edilmiştir. Cevdet Bey, işlerini
büyütmüş, Nişantaşı'nda bir konak almıştır. Karısı, eski bir paşa kızı olan Nigân
Hanım ile iki oğulları, bir kızları ve iki gelinleri vardır. Oğullarından
büyük olanı burjuvazinin bir kopyası gibidir, karısıyla. Osman,
babasının işini devralmak, büyütmek istemektedir. Küçük oğul, Refik ise
dengeli ve neşeli gözükür. Arkadaşları, Ömer ve Muhittin ile sürekli
tartışırlar, konuşurlar.
Benim Adım Kırmızı - Orhan Pamuk
(Roman)
Olay 1591 yılında Osmanlı padişahı
III. Murat'ın saltanatı döneminde 9 gün süreyle karlı bir havada İstanbul'da
geçer. Saray hattatları ve nakkaşları padişahın emriyle hazırlanan bir kitap
için gizlice Frenk etkisi taşıyan resimler yaparlar. Kitabın başlıca
kahramanları, sanatçıları evinde barındıran evin kızı Şeküre ve ona âşık
olan teyze oğlu Kara'dır.
Kara Kitap - Orhan Pamuk (Roman)
Galip,
çocukluk aşkı, arkadaşı, amcasının kızı, sevgilisi ve kayıp karısı Rüya'yı karlı
bir kış günü İstanbul da aramaya başlar. Okuyucu, bir esrarlı âlemin
işaretleriyle dolu İstanbul'da Galip'in araştırmalarını ve karşılaştığı kişileri
izlerken, bir yandan da bu araştırmaları değişik işaretler ve tuhaf hikâyelerle
tamamlayan köşe yazarı Celal'in satırlarıyla karşılaşır. Bu araştırma
Galip'i hem rüyaya hem de hayatımızın içine gömüldüğü kayıp esrara doğru
çekecektir.
Dersaadet’te Sabah Ezanları -
Attila İlhan (Roman)
Yıl
1919 İzmir işgal altındadır. İşgale karşı mitingler yapılmakta, Halide Edip,
Münevver Saime, Mehmet Emin gibi konuşmacılar halkı direnmeye çağırmaktadır:
“Efendiler, az söylemek, çok yapmak zamanı gelmiştir. Biz sadece ağlıyoruz,
ağlamakla kazanılmış hak, hıçkırıklarımızı dinleyecek kalp yoktur!” “Bacaksız”
Abdi Bey, Gülistan Satvet, Prens Bragin, Rosa Mizrahi, Ahmet Ziya, Neveser...