Eser Özetleri: Cumhuriyet Dönemi Tiyatro Eserleri

 

ORHAN ASENA (1922- 2001)

Tanrılar ve İnsanlar: Yazar, bu tiyatrosunu Gılgamış’ın, kendi halkını korumak için tanrılara meydan okuyuşunu dile getiren Babil efsanesi Gılgamış’tan esinlenerek yazmıştır. Otorite ile itaat, ölümsüzlük arzusu ile ölümlü oluşu anlatan eserde, başlangıçta hareket, sonra ise düşünce ve teslimiyet hâkimdir. 1954’te Devlet Tiyatrolarında sahnelenen ve büyük beğeni kazanan eser, birçok yabancı dile çevrilmiştir.
Aldığı ödül: TDK Tiyatro Ödülü (1960)

Hürrem Sultan: Osmanlı’daki taht uğruna en yakınlarını bile ölüme gönderme kuralının uygulandığı
gerçek bir olayı anlatan tiyatro eseridir. Kanuni’nin, iktidar hırsının esiri olan karısı Hürrem’in  entrikaları sonucu ilk karısından oğlu Şehzade Mustafa’yı ve diğer bazı devlet yöneticilerini idam ettirmesi eserin olay örgüsünü oluşturur.

Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe: Kanuni’nin ölümünden sonra Hürrem Sultan’dan olan iki oğlunun trajik sonla biten taht kavgasını konu edinir.

Atçalı Kel Mehmet: 19. yüzyılda Aydın’ın Atça kasabasında fakir bir ailenin çocuğu iken dağa çıkıp zeybek olan, Aydın İsyanı’na katılan Atçalı Kel Mehmet’in hayatını anlatır.

Tohum ve Toprak: Alemdar Paşa’nın 1808’de İstanbul’a gelişi, konağının Yeniçeriler tarafından sarılması ve Paşa’nın konağını havaya uçurması işlenmektedir.
Aldığı Ödül: TRT Başarı Ödülü (1970)

Yıldız Yargılanması: Mithat Paşa’nın Abdülaziz’i öldürtmekle suçlanarak Taif’e sürüldüğü mahkemeyi konu alan bir eserdir.

Fadik Kız: Bir köylü kızı olan Fadik’in toplum tarafından sömürülüşü ve şehir hayatında çektiği acıları; “Sağırlar Sövüşmesi” ve “Hacivat Politikacı”da devlet kurumlarıyla halk arasındaki kopukluğu, politikacıların çıkarcılığını anlatır.

TURAN OFLAZOĞLU (1932-…)

Deli İbrahim: Tahta çıkmaya hazır olmayan bir padişahın bilinçli çılgınlığını konu edinir.

IV. Murat: Toplumsal kargaşayı düzene çevirmek için var gücüyle çalışan bir hükümdarın dramını ele alır.

Kösem Sultan: IV. Murat’ın annesi Kösem Sultan’ın oğlunun tahta geçmesi için verdiği mücadele ve iktidar tutkusunu işler.

Keziban: Kadınlardaki intikam duygusu ve kan davasını anlatır.

Elif Ana: Köy kadınının trajik yaşamını anlatır.

Allah’ın Dediği Olur: Köyün neşeli havasını konu edinir.

REFİK ERDURAN (1928-2017)

Cengiz Han’ın Bisikleti: Yazar, bu oyunda eski yaşayış biçiminden kurtulmak için çabalayan bir erkeğin tutumundan hareketle Batılılaşmanın yanlış anlaşıldığını savunur.

“Bir Kilo Namus” ve “Deli” adlı oyunlarında toplumsal bilince ulaşamamış ve sorumluluğunu idrak edememiş bir halkın kaçınılmaz yenilgisi üzerinde durmaktadır. 

“Karayar Köprüsü”, “Büyük Jüstünyen” ve “Uçurtmanın Zinciri” adlı tiyatrolarında üstün yetenekli kişilerin topluma karşı olan sorumluluklarından söz etmektedir.

“İkinci Baskı” adlı oyununda dürüst bir gazetecinin patronu tarafından sömürülmesini ele alır.

“Ay Masalı”nda sınıflara ayrılmış bir toplumdaki çeşitli sorunları, “Direkler Arasında” ise kadınların toplumsal hayattaki değişim sürecini işledi.

HALDUN TANER (1915-1986)

Keşanlı Ali Destanı: Devlet otoritesinin zayıf olduğu gecekondu semtlerinde, otorite boşluğunu doldurmaya çalışan zorbaları, buralardaki yoksul kesimin sıkıntılarını siyasi- sosyal yönden mizahi bir dille eleştirir. Olaylar, Keşanlı Ali, âşık olduğu Zilha ve mahallenin belalısı Çamur İhsan’ın şahsında verilir. Bertolt Brecht’in etkisiyle yazılan eserde, destan ve mitlerde görülen, insanların bir kahraman oluşturma eğilimini çağdaş bir tiyatro eserinde uygulayarak geleneksel tiyatroyu modern ögelerle sahneye aktarmıştır. Avrupa’nın çeşitli kentlerinde sahnelenen oyun, Haldun Taner’in dünya çapında tanınmasını sağlamış, eser, Atıf Yılmaz tarafından 1964’te sinemaya aktarılmıştır. Keşanlı Ali, büyük bir kentin yoksul bir gecekondu mahallesi olan Sineklidağ’da oturur. Mahallenin belalısı Çamur İhsan’ı öldürdüğü gerekçesiyle hapse düşer, oysa öldüren o değil Cafer’dir. Hapishaneden çıkınca bir kahraman gibi karşılanır. Çamur İhsan’ın yeğeni Zilha’ya aşık olan Ali, mahallede muhtar seçilir ve yeni bir düzen kurar. Zilha’yla evlenince Ali’yi çekemeyenler Cafer’i onun üstüne salarlar. Ali, Cafer’i öldürür ve tekrar hapse döner ama halkın gözünde bir destan kahramanı gibi yaşar.

Fazilet Eczanesi: Kapitalistleşme sürecinin toplumdaki etkileri üzerinde durulur. Mahallenin kalbi durumunda olan eczane ile onun yıkılmasından sonra inşa edilecek banka, merkez alınarak kapitalizm-antikapitalizm karşıtlığı dile getirilir.

Huzur Çıkmazı: Aile içi ilişkilerini Memnun Bey, karısı Zennube ve karısının sevgilisi Doktor Hazik’in başından geçenlerden hareketle anlatan bir oyundur.

Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım: Dürüst, kurallara uyan Vicdanî ile her döneme uyan, çıkarcı Efruz’un başından geçen olaylardan hareketle yoksulların sömürülüşü, toplumsal değişmeler ve dönemin siyasi, sosyal tenkitleri yapılır.

Sersem Koca’nın Kurnaz Karısı: Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa valiliği sırasında Fasülyaciyan Efendi’nin kumpanyasında bir Moliere oyununun sahnelenmesiyle başlar. Oyun içinde oyunların sahnelendiği eser, Ahmet Vefik Paşa’nın tiyatromuza katkısını, siyasi geçmişini, tiyatrocuların çektiği zorlukları gösteren, bir bakıma tiyatro tarihimizin özeti şeklindedir.

Dışardakiler: Yümni Bey adında yaşlı bir adamın hatıralarını yazmaya karar vermesi, hatıralarda adının geçtiğini duyan bir siyasetçinin eser yayımlanmadan belgeleri çaldırması ve Yümni Bey’in kitabını yayımlamadan düşkünler evine yerleşmesi anlatılır. Politikanın, çıkarcılığın tenkit edildiği eserde değerlerimizin kayboluşu okuyucuya hatırlatılmaya çalışılır.

Değirmen Dönerdi: Dış dünyayla iletişim kuramayan olumlu bir tipin ruhsal ve sosyal çatışmasına yer verir.

Günün Adamı: Bürokratlardan yararlanıp vurgun yapanların şahsında bozuk düzen ve siyaset eleştirisi yapılır.

Eşeğin Gölgesi: Abdalya adlı hayalî bir ülkedeki para babalarının üstünlüğünü ortaya koyarken dolaylı yoldan, basını, adaleti, siyaseti ve diğer toplumsal kurumları eleştirir. Masalımsı isimlerin yer aldığı eserde geleneksel anlatım kalıpları içinde güncel tenkitler yapar.

Günün Adamı: Siyasete atılması teklif edilen Profesör’ün siyasete girerse ailesi ve çevresinin kendisine oynayacakları oyunları düşünerek ve yanındaki Doçent’in de etkisiyle teklifi reddetmesi konu edilir.

Lütfen Dokunmayın: Prut Savaşı’ında Baltacı ile Katerina’nın karşılaşmasını günümüzün farklı kişilerince Topkapı Sarayı’nda yorumlatır.

RECEP BİLGİNER (1922-2005)

İsyancılar: 1947’de Mersin’in Aslanköyü’ndeki muhtar seçiminde köylülerin sandıklarına sahip çıkarak istemedikleri muhtarın oyununu bozma çabalarını ve bunun sonucunda isyancı olarak nitelendirilmelerini işlemektedir.

Sarı Naciye: Erkek egemenliğinin hâkim olduğu kırsal kesimde kadınların yaşadığı dramı anlatır. Torosların bir orman köyünde Avşar aşiretinden olan baba, oğul ve kızın geçim sıkıntısı çekmesi, babasının istememesine rağmen kızı Naciye’nin, pamuk tarlalarına ırgat toplamaya gelen Elci’yle beraber Çukurova’ya inmesi, babanın ona ceza vermek için peşine düşmesi eserin olay örgüsünü oluşturur.

Ben Devletim: Bu oyunda vatandaşın yüksek düzeydeki yöneticilerle kurduğu ilişkilerde haksızlık yapmadan ve hakkını da yedirmeden haksızlıkla mücadele etmesi gerektiğini anlatmaktadır. Gazeteciden Dost”ta gazeteciliği oyuna yansıtmaya çalıştı.

“Bir Sonbahar Günüydü”nde parkta tanışan ve birbirleriyle evlenen iki yaşlı ve yalnız insanını anlatır.
“Karım ve Kızım” ile “Kıskanç” oyunlarında aile ilişkilerindeki yozlaşmayı ve anlaşmazlıkları konu edinir.

“Yunus Emre” adlı oyununda manevi ve kültür tarihimizin önemli simalarından olan Yunus Emre’yi konu edinir.

Aldığı ödül: İlme Hizmet Vakfı Yunus Emre Büyük Ödülü ve TDK Oyun Ödülü

GÜNGÖR DİLMEN (1930-2012)

Canlı Maymunlar Lokantası: Edebiyatımızdaki ilk absürt (uyumsuz) tiyatro örneğidir. Dramatik bir yapı ve şiirsel bir üsluba sahip bu eserde “kapitalist, maddeci, sömürgeci olan Amerikalı petrol kralı ve karısı” ile “fakir, maneviyatçı ve sömürülen Çinli şairin” şahsında iki ayrı dünyanın karşılaştırılması yapılır.

Midas’ın Kulakları: Tek perdelik bir oyun olup 1959’da Sinema - Tiyatro dergisinin açtığı yarışmada birinci oldu. Konusu şöyledir: Tanrı Apollon ile Pan arasındaki yarışmada Frigya Kralı Midas hakem seçilir. Halkı da arkasına alan Pan flütüyle Midas’ı da etkileyerek yarışın galibi olur. Apollon bu hükmün cezası olarak Midas’a bir çift eşek kulağı verir. Midas önceleri başına geçirdiği kırmızı bir başlıkla bu kusurunu saklasa da zamanla herkes bu durumu öğrenir. Yazar, mitolojiden aldığı konuyla sosyal bir tenkit yapmakta; bilginlerin boş konuşması, halkın dedikodusu, Midas’ın gururu etrafında yönetici-halk ilişkisini başarıyla yansıtmaktadır.

Devlet ve İnsan: Mithat Paşa’nın sürgündeki günleri (19. yy.) ve öldürülmesi anlatılır. Oyun, Orhan Asena’nin “Yıldız Yargılanması”yla birlikte “Devlet ve İnsan/Yıldız Yargılanması” başlığıyla yayımlanmıştır.

TURGUT ÖZAKMAN (1930-2013)

Ah Şu Gençler: Gençlerin sorunlarını, çevreyle ilişkilerini, düşüncelerini müzikal bir havayla sunulması 

Pembe Evin Kaderi: Nesil çatışması 

Ocak: Üç neslin hayalleri, boşa çıkan umutları ve yaşam mücadelesi 

Paramparça, Kaneviçe: Aile içi ilişkiler

Töre: Kan Davası

Güneşte On Kişi: Gazetecinin yolsuzluklarla savaşı 

Duvarların Ötesi: Hapishanede ve kaçak olarak dışarıda bulunan mahkûmların ilişkileri, tolum dışına itilmiş suçluların durumu

AHMET KUTSİ TECER (1901-1967)

Köşebaşı: Orta oyunu tekniklerinden yararlanarak Batı’ya özenenleri eleştirir. İstanbul’un Rüstempaşa Mahallesi’nde yirmi dört saatlik zaman diliminde yaşanan günlük, sıradan olayları canlandırır. Mahalle kahvesiyle bakkalın yan yana bulunduğu bir köşede sabah başlayan hayat; bekçi, bakkal, kahveci gibi tiplerin konuşmalarıyla geceye kadar devam eder. Uzun yıllar İstanbul dışında yaşadığı için kimsenin tanımadığı bir yabancı, hasta olan babasının öldüğünü duyunca o sabah gelir ve babasının cenazesini sessizce seyrettikten sonra bir süre kahvede oyalanır. Hava kararınca kendini kimseye tanıtmadan bir köşebaşından ayrılarak mahalleden uzaklaşır.

Koçyiğit Köroğlu: Konusunu ünlü Köroğlu hikâyesinden alan oyun aynı zamanda bir folklor araştırması özelliği taşımaktadır. Eserde Köroğlu yeniden yorumlanır. Yazarın Dede Korkut üslubuyla ve Eski Türk dininden kattığı unsurlarla zenginleştirdiği bu oyununda Köroğlu, Gök Tanrı tarafından Oğuzların haklarını korumak için gönderilen bir destan kahramanı olarak takdim edilir.

CEVAT FEHMİ BAŞKUT (1905-1971)

Paydos: Yurt dışında sahnelenen ilk Türk oyunudur. Karaborsacılık ve satılan mala başka nesneler katma konusu, maddi ve manevi yönden kapitalizme yenik düşen bir öğretmenin şahsında dile getirilir.


Buzlar Çözülmeden: Devlet idaresindeki bozuklukları, hazine arazisinin gasp edilişini konu edinir. İhtilal döneminde akıl hastanesinden kaçan bir kişinin geldiği kasabada kendini yeni atanmış bir kaymakam gibi gösterip kasabadaki yolsuzluğu, adaletsizliği önleyerek halkın güvenini kazanması trajikomik bir şekilde anlatılır. İki kez sinemaya uyarlanan eser, günümüzde sergilenmeye devam etmektedir.

“Göç”, “Paydos”, “Soygun”, “Öbür Gelişte”, “Ölen Hangisi” oyunlarında karaborsacılığı konu edinir.
“Koca Bebek”te gasp ve hırsızlığı, “Ayarsızlar”da çevre ve paranın iki kardeş üzerindeki etkisini anlatır.

CAHİT ATAY (1925-2012)

Sultan Gelin: Sinemaya da aktarılan “Sultan Gelin”de cehalet sonucu kadının köyde bir meta olarak görülmesi acı bir mizahla dile getirilir. Ağa satın aldığı güzel Sultan’ı, kocasının ilk gece ölmesi üzerine beş yaşındaki oğluna nişanlar. Sultan, çocuğu büyütürse de delikanlı sevdiği kızla kaçar. Ağa bu sefer gelini yeni doğan çocuğuyla nişanlandırır.

Pusuda: Köy ağası Yılanlıoğlu’nun, kasabada yazıhane açan Yaşar’ın sevdiğine göz koyması, Yaşar’ı öldürtmek istemesi fakat Yaşar’ın arkadaşı tarafından kendisinin öldürülmesi anlatılır.

Ana Hanım Kız Hanım: Köy kadınlarının çilesini, “kuma” geleneğini ve bu geleneğin beraberinde getirdiği dramları ele alır.

SABAHATTİN KUDRET AKSAL (1920-1993)

Kahvede Şenlik Var: Kahvehanede buluşturduğu bir Kadın’la bir Erkek’ten hareketle; kadın ve erkeğin hayata, evliliğe ve karşı cinse bakışını, evliliğin bir çıkar anlaşması olduğunu gözler önüne serer.

Aldığı ödül: Avni Dilligil Ödülü (1980)
Kültür Bakanlığı Tiyatro Onur Ödülü (1990)

Şakacı: Evin reisi Ragıp Bey’in telgrafla gelen ölüm haberiyle ailenin rahatlaması fakat Ragıp Bey’in bir gün çıkıp gelmesiyle ailenin huzursuz olması ve istenmediğini anlayan Ragıp Bey’in evi terk edip gitmesini konu edinir.

Kral Üşümesi: Yöneten ve yönetilen ilişkisi ekseninde ülkesini baskı altında tutan bir Kral’ın düşünceyi, canlılığı, fikir tartışmasını engelleyerek sonunda ölüme mahkûm olması anlatılır. Yazar, Kral’daki tek gücün aynı zamanda kendi kendisini de yok etiğini vurgulamaktadır.

Bir Odada Üç Ayna”da bir ailenin kuruluş, gelişme ve dağılma aşamasını anlatır.

“Tersine Dönen Şemsiye”de evli bir erkeğin başka bir kızla evlenmek üzereyken tekrar evine, karısına dönüşünü ele alır.